Dahası da var...

BAZI ERKEKLER KADINLARI ANLAMAYA ÇALIŞIR, DİĞERLERİ KENDİLERİNİ DAHA BASİT KONULARA ADARLAR, ÖRNEĞİN GÖRELİLİK KURAMINA... (EINSTEIN)



23 Aralık 2013 Pazartesi

DenizBank 3. Kısa Film Fest Yarışması, FastPay'i En İyi Anlatacak Yönetmenleri Bekliyor

DenizBank tarafından 3. kez düzenlenecek olan Deniz Film Fest ile mobil cüzdan fastPay’i en iyi anlatan viral seçilecek. “fastPay’i en iyi sen anlat, büyük ödülü sen kazan!“ konulu yarışmada dereceye girenleri 5.000 ile 15.000 TL arası ödüller bekliyor.

Yenilikçi ürün ve hizmetleriyle farklılaşan DenizBank, sektörde fark yaratan uygulaması fastPay’i en iyi anlatacak yönetmenleri bekliyor. DenizBank tarafından 3. kez düzenlenecek olan Deniz Film Fest ile DenizBank’ın mobil cüzdanı fastPay’i en iyi anlatan kısa film seçilecek. “fastPay’i en iyi sen anlat, büyük ödülü sen kazan!“ konulu yarışmada filmler maksimum 2 dakika sürecek. Yarışmacılar çektikleri filmlerde isterlerse viral, isterlerse gerçekten hayattan örnekler, isterlerse de sokak röportajları şeklinde bir film yapabilecek ve çekim için her türlü cihazı kullanabilecekler.

Başvuru yöntemi

Katılımcılar çektikleri videoları, video paylaşım sitesi Youtube’a yükleyecek ve linklerini DenizBank Facebook sayfasında bulunan 3. Deniz Film Fest uygulamasına girerek 20 Ocak – 28 Şubat 2014 tarihleri arasında başvurularını yapabilecekler. İzleyiciler, 1 - 13 Mart 2014 tarihleri arasında, uygulamada bulunan ve beğendikleri filmleri “like” ederek oylayacak. En fazla “like” alan 30 film, 17 – 28 Mart 2014 tarihleri arasında jüri tarafından değerlendirilecek. Jüri Belgesel Sinemacılar Birliği Başkanı ve Belgesel Yönetmeni Hasan Özgen, Görüntü Yönetmeni Uğur İçbak ve Yönetmen Taner Elhan’dan oluşuyor. İlk 3’e girecek filmler için DenizBank tarafından sırasıyla 15.000, 10.000 ve 5.000 TL ödül verilecek. Ödül töreni ise 8 Nisan 2014’te düzenlenecek.

DenizBank 3. Kısa Film Fest Yarışması
Dijital bankacılıkta ezber bozan uygulama: fastPay

DenizBank’ın fastPay uygulaması özellikle gençlerin birbirlerine hızlı para transfer etmeleri, üye işyerlerinde, ellerini cebine atmadan sadece telefonlarından ödeme yapabildikleri inovatif bir mobil cüzdan uygulaması. Uygulama sayesinde DenizBank müşterisi olsun olmasın herkes cepten cebe 7/24 ücretsiz para gönderebiliyor. Kullanıcılar DenizBank Mevduat Hesabı’nı veya kredi kartını fastPay cüzdanına bağlayabiliyor, fastPay işyerlerinde alışveriş olanağına sahip oluyor. Alışverişlerde ödeme yaparken NFC, QR Kod gibi hiçbir ekstra teknolojiye ihtiyaç duyulmaması ise fastPay’in rakiplerinden ayrıldığı en önemli fark olarak dikkat çekiyor.

Ayrıca fastPay ile istenilen DenizBank ATM’sinden kartsız para çekilebiliyor. Uygulama AppStore, WindowsPhone Store ve Google play’den ücretsiz olarak indirilebiliyor.

Bilgi için:
Bersay İletişim Danışmanlığı / 0212 337 51 00
Rasim Yılmaz  /  Tel: 0212 337 51 49 / GSM: 0554 289 49 01 /  rasim.yilmaz@bersay.com.tr
Gül Mumcu Mutlay  /  Tel: 0212 337 51 79 / GSM: 0532 251 83 30 /  gulm@bersay.com.tr


Bir boomads advertorial içeriğidir.

19 Aralık 2013 Perşembe

C Vitamini Tadında Bir Yapım: Güzelliğin On Par Etmez

   Bir şiir insanları birbirine bağlar mı? Eğer bu topraklarda din, dil.ırk ayrımı yapmaksızın büyümüşseniz sorunun cevabı evet.
   Biz bu bereketli topraklarda yetişmiş ozanların torunlarıyız.Onları yaşatmamız ve anlamamız gerekmez mi?
   Bol portakallı bir film Güzelliğin On Par Etmez. Genç yönetmen hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yapmış.Politik sebeplerden dolayı Avusturya'da yaşamaya ve var olmaya çalışan bir ailenin hikayesi.

   Ana karakter ailenin küçük çocuğu Veysel ve filmin incisi Aşık Veysel'in çok şey anlatan şiiri. Veysel evdeki huzursuzluktan dolayı yaşadığı şehre ve okula uyum sağlayamamakta ve Almanca konuşamamaktadır. Ama çok özel bir çocuktur. Aynı sınıfta ve komşusu olan Ana'ya aşıktır. Ve onun için Aşık eysel'in şiirini Almancaya çevirtmek için komşusundan (Orhan Yıldırım) yardım alır. Etrafındaki herkes için çok sessiz ama bir o kadar çok sesli bir koro gibidir. Nesil farkı olmaksızın herkesin yüreğine inebilen Veysel bu sıkıntılarından hayal kurarak kurtulmaktadır. Çok başarılı bir oyunculuk sergileyen Abdülkadir Tuncel sergilediği Veysel karakteriyle 49. Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü de kazanmayı başarmıştır.
   Annenin (Lale Yavaş) rolü de bu aile için çok önemlidir. Onları bir arada tutmak için savaşan, baba oğul çatışması arasında kalan ve onlar için üzülen yine annedir.

   Baba (Nazmi Kırık) pişmanlık yasasından yararlanıp 5 yıl hapiste yatmıştır Sessizliğinden dolayı çocuklarıyla arasında büyük mesafeler oluşmuştur. Çocuklar kimliklerini değil sadece babalarının sevgisini istemektedirler.

   Abi (Yüşa Durak) daha sert ve serserice davranmaktadır bu olaylar karşısında. Ailesini çok önemsese de bunu gösteremeyecek kadar uzak duyduları var. Dağdan gelmiş bana hayatı mı öğretecek diyor babasına.

   Festivalden sonra gösterim yeri bulamayan film tabi ki gişe rekorları kıramayacak kadar güzel. Peki Hüseyin Tabak kim? Almanya doğumlu aslen Kahramanmaraşlı bir genç yönetmen. Çok genç yaşta kamerayla tanışan Tabak, Viyana Film Akademisinde okumaktadır. Peter Patzak ve Michael Haneke gibi usta yönetmenlerin öğrencisi; Cheeese filminin ve Kick Off belgeselinin de yönetmenidir.

17 Aralık 2013 Salı

Beyrut'lu Bir Güzel: Nadine Labaki

   Çok güzel, çok akıllı, çok kıvrak ve bir o kadar ağır..
Hem oyuncu hem yönetmen hem senarist. 10 parmağında 10 marifet bir Lübnan'lı. Peki Şimdi Nereye? (Where Do We Go Now?) ile keşfettiğimiz ve Karamel (Caramel) ile tadından yenmez hal alan bir yönetmen oldu bizim için. Ben kendi adıma kadınları bu kadar iyi anlatabilen birini okumadım ve izlemedim diyebilirim. İki filmide kesinlikle ölmeden önce izlenmesi gerekenler listesinde yer almalı.
   
   Peki Şimdi Nereye? (2011)

    Ortadoğu'nun savaş ve dinsel çatışmalarla dolu coğrafyasında Lübnan'ın ücra bir köyünde yaşayan Müslüman-Hristiyan ayrımı yapmayan bir köy halkının hikayesi. Çatışma haberlerinin gelmeye başlamasıyla iki taraf birbirine düşer. Bu çatışmanın anlamsızlığına kadınlar pratik zekalarıyla el atarlar. Şiddete meyilli erkekleri yatıştırma görevi kadınların hünerli ellerindedir artık. Çözebildiler mi peki?

     Bir erkeği kandırmanın bir çok yolu var. İlk üçte mide, göz, ve güç gelir. Savaşları engellemek bu kadar kolay olsaydı keşke. Ama ne yazıktır çkü olan konuşuyor durumları tüm dünyaya egemen. Kadınlarla ilgili kararların bile erkekler tarafından verildiği bir dünyada yaşıyoruz. Onlardan tek istenen adam olmaları halbuki.



     
   Karamel(2007)


     Kadınların herşeyden konuşabildiği bir yer düşünün. Tabiki biz biliyoruz neresi olduğunu. Sadece kadınlar için kadınlara özel. Bütün acılarını, kıskançlıklarını, sevinçlerini, dedikodularını ve sırlarını paylaştığı bir güzellik salonu. Beyrut'ta en renkli yerlerinden birinde yaşayan 5 kadın bu salonda bir araya gelir. Aşk,evlilik,dostluk,iş arama konu başlıklarını farklı nesillerden kadınlar temsl eder. Hepsinin başka hayatları vardır. Bir kadın hem düşman hem de çok yakın dost olur mu derseniz kesinlikle olur derim.

Hakan Günday Ve Daha'sı

     Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikaye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan iriyle ilgili. Adı Gaza. Babası bir insan kaçakçısı, Gaza da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta. (Arka Kapak) 
                                  

     Türkiye'de yeraltı edebiyatı denince aklıma ilk önce Hakan Günday gelir. Bizim kuramadığımız cümleleri yazıp bir anda boğazınızın düğümlenmesini sağlayabilir. Onu okurken hem çok keyif alıyorum hem de çok geriliyorum. Kahramanlarının kafası karışıktır. Dünyayı ve kendilerini anlamaya çalışırlar. Bizimle birlikte yaşarlar, çok tanıdıktırlar ama kesinlikle bu dünyadan değil gibidirler. Hayat zordur bu kahramanlar için. Büyük travmaların eksik çocuklarıdır.
   Son kitabında insan kaçakçılığından bahsediyor Günday. Babası Ahad bir insan kaçakçısıdır ve Gaza ise bu yoksul yolculuk içinde büyüyen çok akıllı bir çocuktur. Hani insan sevmediğine daha çok benzermiş ya onun hikayesi de bu. Hem küçük bir ilgi kırıntısı için babasının gözünün içine bakan bir çocuk hem de kaçak göçmenlerden hayatının intikamını alan bir çocuk Gaza.
    Yaşadıkları evin bahçesindeki depoyu göçmenler için yaşam alanına çevirip onlara küçük bir dünya kurar. Ve bu yaşam süreci ile ilgili makaleler yazar. Onlardan kendi kendilerini yönetmelerini ister. Dillerini bilmese de Pavlov'un yöntemindeki gibi olaylar kendiliğinden gelişir. Gaza birçok ülkenin vatandaşını tanımıştır o depo da.  Şiddet ve cinsellikte uyguladığı yöntemler arasındadır.
    Gaza bir kaza sonucu cesetlerden oluşan bir kutuda beklemek zorunda kalır. Ki bu onun en büyük travmasıdır. Geri kalan tüm yaşamını tüm varlığını etkkiler. Yaptıklarını bir tarafınız onaylamazken bir tarafınız kesinlikle onun haklı olduğunu düşünüyor. Kalp ve beynin garip çelişkileri. 
   Okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
     

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...