Dahası da var...

BAZI ERKEKLER KADINLARI ANLAMAYA ÇALIŞIR, DİĞERLERİ KENDİLERİNİ DAHA BASİT KONULARA ADARLAR, ÖRNEĞİN GÖRELİLİK KURAMINA... (EINSTEIN)



19 Şubat 2012 Pazar

Dahi ve Deli: Picasso





 

Picasso 25 Ekim 1881 de Malaga, İspanya’da doğdu. Resme olan yeteneği resim öğretmeni olan babası tarafından keşfedildi. Henüz yürüyemiyor, Konuşamıyor fakat görüyordu. Çevresine olan aşırı tutkulu dikkati ilk kelimesinn de “Piz, Piz” olmasına sebep oldu. Bu bir kelime değil emirdi aslında. “Lapiz” yani kalem. Ona hemen bir kalem verilmeliydi. 



Çizimlerinde babasını örnek alan picasso 13 yaşına geldiğinde çalışmalarıyla herkesi kendine hayran bırakan bir ressam olmuştu. Bir akşam Jose Ruiz Blasca oğluna tamamlaması için büyük bir ölüdoğa resmi bıraktı. Döndüğünde güvercinlerin bütünüyle tamamlanmış olduğunu ve ayaklarında son derce canlı resmedildiğini gören baba, şaşkın bir vaziyette birden bire Pablo’ya paletini, fırçalarını, boyalarını verdi ve oğlunun yeteneğinin kendisininkinden çok daha büyük olduğuna ve artık resim yapmayacağına karar verdi.

Picasso, yakın arkadaşı Georges Braque’la birlikte 1907 yılında başlayan ve sanat tarihinde yepyeni bir çığır açan Kübizm Akımı’nı başlattı. Picasso’nun Kübist sanat anlayışının ilk örneği ise aynı yıl tamamladığı Avignonlu Kızlar isimli tablosuydu.
Kübist tabloların genel özelliği, geometri ve geometrik şekillerin kullanılmasıydı ve resmedilen nesneler geometrik formlar oluşturacak şekilde basitleştirilmiş veya geometrik şekillere bölünmüştü. Kübizmin bir diğer özelliği de uzaydaki üç boyutlu bir cismi iki boyutlu yüzeye aktarma çabasıydı. “Yüzün üzerinde olanı mı, içinde olanı mı, yada ardında olanı mı çizelim?” dedi. Bu nedenden portrelerindeki insanlar hem profilden hem de cepheden görülmekteydi.1910 yılından itibaren Picasso ve Braque Kübizm akımını yeni bir boyuta taşımaya başlamışlardı. Bu ilk aşama objelerin parçalarına ayrıldığı "Analitik Kübizm" olarak bilinmekteydi. Nesneleri gördüğüm gibi değil, onları düşündüğüm gibi çizerim. Burada amaç objeyi taklit etmekten çok onun gerçeğini yansıtmaktı.

27 Nisan 1937 yılında Almanların saldırısıyla bombalanan Guernica kasabasının durumu ressamı çok etkilemişti. Picasso bu olaydan sonra tamamladığı eserine Guernica adını verdi. Konuyla ilgili olarak ilginç bir olay da gelişmişti. Zira Picasso atölyesinde Guernica’yı tamamlamak üzereyken Alman bir komutan içeri girmiş, tabloya uzun süre baktıktan sonra Picasso’ya bu resmi siz mi yaptınız diye sormuştu. Bunun üzerine ünlü ressamın cevabı: “Hayır, siz yaptınız.” olmuştu. Guernica, Picasso'nun en ünlü eseri olarak değerlendirildi. İspanya İç Savaşı sırasındaki Alman bombardımanını sembolize eden bu büyük tablo, savaşın insanlık dışı, umutsuz ve alçakça tarafını yansıtıyordu.

İlk evliliğini Ukranyalı dansçı Olga Khoklova ile yapmıştır. Çiftin Paulo adındaki ilk çocuklarından sonra araları bozulmuş, bir süre sonra Marie Therese Walter ile birlikte olmaya başlamıştır. Tesadüfen Marie’nin evli olduğunu öğrenen Olga Picasso’nun ısrarlarına rağmen boşanmamıştır. Marie’den Maya adlı bir kızı olmuştur. Hayatına giren üçüncü kadın ise iki çocuğunun annesi olan Fransız ressam Françoise Gilot’tur.

Son söz yine onun olsun. “Hepimiz sanatın gerçek olmadığını biliriz. Sanat, gerçekleri kavramamızı sağlayan bir yalandır.”


Başkaları var olanı gördü ve "neden?" diye sordu. Ben var olabilecek şeyi gördüm ve "neden olmasın?" diye sordum. Biraz deli olamsaydı böyle bir soru soramazdı belkide Salvador Dali’yi ve birçok ressamı kendine hayran bırakan İspanyol dahi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...