Dahası da var...

BAZI ERKEKLER KADINLARI ANLAMAYA ÇALIŞIR, DİĞERLERİ KENDİLERİNİ DAHA BASİT KONULARA ADARLAR, ÖRNEĞİN GÖRELİLİK KURAMINA... (EINSTEIN)



5 Haziran 2012 Salı

Uzun Metraj: Özcan Alper-Sonbahar

   90 kuşağına adanmış bir film. Belki de kaybolmuş nice kuşaklara adanmıştır.
Karadeniz' de sonbaharın tüm renklerini bulabileceğiniz pastoral bir senfoni niteliğinde. Melankolik ama asla arabesk değil.

   Üniversite öğrencisiyken katıldığı eylemlerden dolayı hüküm giyen, cezaevindeyken F tipi protestolarına katılan, açlık grevi yapan, bu yüzden ciğerleri iflas eden Yusuf’un son günlerini Doğu Karadeniz’in bir dağ köyünde ki evinde annesiyle birlikte geçirmesini konu alan bir film.

   Diğer bir yandan da SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan ülkelerde yaşanan trajedi. Ailesine bakabilmek için Türkiye’de fuhuş yapmak zorunda kalan Gürcü kadın Elka ile Yusuf’un yollarının kesişmesinden hem bir aşk hikayesi hem de sosyalizmin sınırın iki yanında ne ifade ettiğine dair bir bakış açısı var.

   Bir de ekonomik nedenlerle sadece yaşlıların kaldığı köyde Yusuf’un çocukluk arkadaşı Mikail vardır. O da gitmek istemiştir ama gidememiştir. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayan Mikail artık severek evlendiği karısını bile eskisi gibi sevmemektedir.  

   Biraz şiir biraz rus romanları gibi karakterler. Sonbahar'ın hüznü ve renkleri karekterlerin üzerinde öyle güzel durmuş ki bir yaprak düşse herşey bozulacak gibi. Müzikler son derece güzel kullanılmış. Finaldeki ağıt ise tüyleri diken diken eden, yumruk gibi boğazına oturan, bu topraklarda ölen öldürülen tüm Yusuf'ları anımsamak için müthiş bir tondan bağlanmış sahneye.Abartılı hiçbir şey yok. Herşey sakin, sessiz. Yaşanan dramı bile sessiz bir şekilde izliyoruz.


   Oyuncular: Onur Saylak, Megi Kobaladze, Serkan Keskin, Raife Yenigül
   Yapım Yılı 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...