Dahası da var...

BAZI ERKEKLER KADINLARI ANLAMAYA ÇALIŞIR, DİĞERLERİ KENDİLERİNİ DAHA BASİT KONULARA ADARLAR, ÖRNEĞİN GÖRELİLİK KURAMINA... (EINSTEIN)



31 Ocak 2014 Cuma

Pacman Ve Rimel Sürerken Otomatik Ağız Açma İstemi


   Gece uyanıp annemlerden gizli karakutu diye bir atari vardı ilk atarilerden bin tane oyun vardı içinde çocuktuk işte ilk başlarda gerçekten bir sürü oyun var hiç bitmez diyordum. O kadar lezzetliydi ki doyamazdım. Saatlerce oynardım ya annem ya babam gelirdi yatmam için; hiç uykum gelmezdi, hiç yorulmazdım. Hiç bitmesin isterdim bazı oyunlar, annem "Yeter artık kapat." dediğinde "son bir canım var, o da bitsin kapatacağım." derdim. O son canla belkAtari o ana kadar oynadığım tüm oyunlardan daha çok oynardım, hiç bitmesin isterdim o son canım. Daha çok çabalardım son tutulduğum dala. Ben hep böyleydim sadece biraz büyüdüm, artık insanlar son canımı kullandığımı bilmiyorlar. Alnımın tam ortasında kalan canımı gösteren bir yazı yok ve artık bana "Yeter artık kapat." diyebilecek bir kişide yok.
   Zor olan hayat mı büyümek mi hiç anlamadım. Ömrümün her anında çocuk kalmak, büyümemek istedim çevremde bulunan her insandan daha çabuk büyüdüm.
   Ceza mı ? Ödül mü ?
   Her zaman çok sorum oldu, hep cevap aradım gerçekleri bulmak. Hayatın anlamını aradım, bu arayış mutluluk için miydi bilmiyorum. Cevapları bulduğumu sandığım anlar oldu, bulamadığımı anladım kırıldım. Dağıldım. Hep geri toparlandım, ama hiç tam olmadım. Hep ayaktaydım ama hep topaldım ve hiç kimse beni aksak yürürken görmedi bu hayatta. Her daim koşar adımla uzaklaştım olay yerinden, kanlı sokaklarda katil belliydi ama hep meçhuldü ölen. Sonralarda soru sormayı da bıraktım, yaşamaya başladım hayatı geldiği gibi. Zaten ne yaparsam yapayım değişmiyordu kendi bildiği gibi bize yönlendirmeyi başarıyordu. Her yeni güncelleme geldiğinde insan v1.3’den bilmem kaça kadar yükseliyor ve hayat öyle bir yazılım firması ki ömür boyu desteğini çekmiyor, her zaman bir yeni güncellemeyi hayatımıza sokuyor. Şu yeni güncellemeyle beraber midemizde kelebek uçuşma etkisine bir çözüm bulsalar, birde rimel sürerken otomatik ağız açma istemi ortadan kalksa hiç fena olmazdı.
   Rüyalarımda sırtımı denize verip gözlerimi kapatıyorum. Yürümeye başlıyorum. Korkmuyorum bu sefer çok emin adımlar atıyorum. Sesleri dinliyorum, ne de olsa gözlerim yok, dilim yok. Sadece kokluyorum ve dinliyorum. Deniz kokusu, martı sesleri geliyor. O dar sokakta ilerlerken etrafımdan insanlar geçiyor, sanki deniz insanlardan bende o denizin içine küçücük bir balık gibiyim. Martılardan birinin sesi yakınlaşıyor. Korkmuyorum, gözlerimi açmıyorum. Kalbim hızlanıyor, ses yaklaşıyor. Kalbim daha da hızlanıyor. Ses beni içine alıyor ama ben gözlerimi açmıyorum. Biliyorum o kocaman denizde gelip martı beni buluyor, ziyafet çekmek için. Ama korkmuyorum ben çünkü gözlerimi her kapattığımda karşımda senin olacağını biliyorum. Tüm korkularım için tek bir ilaç buldum ben hayata.
    Artık sabahları Kral Kahvemi biraz sütlü içiyorum ben. Bu karanlık dünyayı aydınlatan içinde sen olan her şeyi hatırlatsın diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...