Gece uyanıp annemlerden gizli karakutu diye bir atari vardı
ilk atarilerden bin tane oyun vardı içinde çocuktuk işte ilk başlarda gerçekten
bir sürü oyun var hiç bitmez diyordum. O kadar lezzetliydi ki doyamazdım.
Saatlerce oynardım ya annem ya babam gelirdi yatmam için; hiç uykum gelmezdi,
hiç yorulmazdım. Hiç bitmesin isterdim bazı oyunlar, annem "Yeter artık
kapat." dediğinde "son bir canım var, o da bitsin kapatacağım."
derdim. O son canla belkAtari o ana kadar oynadığım tüm oyunlardan daha çok oynardım,
hiç bitmesin isterdim o son canım. Daha çok çabalardım son tutulduğum dala. Ben
hep böyleydim sadece biraz büyüdüm, artık insanlar son canımı kullandığımı
bilmiyorlar. Alnımın tam ortasında kalan canımı gösteren bir yazı yok ve artık
bana "Yeter artık kapat." diyebilecek bir kişide yok.
Zor olan hayat mı büyümek mi hiç anlamadım. Ömrümün her
anında çocuk kalmak, büyümemek istedim çevremde bulunan her insandan daha çabuk
büyüdüm.
Ceza mı ? Ödül mü ?
Her zaman çok sorum oldu, hep cevap aradım gerçekleri
bulmak. Hayatın anlamını aradım, bu arayış mutluluk için miydi bilmiyorum. Cevapları
bulduğumu sandığım anlar oldu, bulamadığımı anladım kırıldım. Dağıldım. Hep
geri toparlandım, ama hiç tam olmadım. Hep ayaktaydım ama hep topaldım ve hiç
kimse beni aksak yürürken görmedi bu hayatta. Her daim koşar adımla uzaklaştım
olay yerinden, kanlı sokaklarda katil belliydi ama hep meçhuldü ölen.
Sonralarda soru sormayı da bıraktım, yaşamaya başladım hayatı geldiği gibi. Zaten
ne yaparsam yapayım değişmiyordu kendi bildiği gibi bize yönlendirmeyi
başarıyordu. Her yeni güncelleme geldiğinde insan v1.3’den bilmem kaça kadar
yükseliyor ve hayat öyle bir yazılım firması ki ömür boyu desteğini çekmiyor,
her zaman bir yeni güncellemeyi hayatımıza sokuyor. Şu yeni güncellemeyle
beraber midemizde kelebek uçuşma etkisine bir çözüm bulsalar, birde rimel
sürerken otomatik ağız açma istemi ortadan kalksa hiç fena olmazdı.
Rüyalarımda sırtımı denize verip gözlerimi kapatıyorum.
Yürümeye başlıyorum. Korkmuyorum bu sefer çok emin adımlar atıyorum. Sesleri
dinliyorum, ne de olsa gözlerim yok, dilim yok. Sadece kokluyorum ve
dinliyorum. Deniz kokusu, martı sesleri geliyor. O dar sokakta ilerlerken
etrafımdan insanlar geçiyor, sanki deniz insanlardan bende o denizin içine
küçücük bir balık gibiyim. Martılardan birinin sesi yakınlaşıyor. Korkmuyorum,
gözlerimi açmıyorum. Kalbim hızlanıyor, ses yaklaşıyor. Kalbim daha da hızlanıyor.
Ses beni içine alıyor ama ben gözlerimi açmıyorum. Biliyorum o kocaman denizde
gelip martı beni buluyor, ziyafet çekmek için. Ama korkmuyorum ben çünkü
gözlerimi her kapattığımda karşımda senin olacağını biliyorum. Tüm korkularım
için tek bir ilaç buldum ben hayata.
Artık sabahları Kral Kahvemi biraz sütlü içiyorum ben. Bu
karanlık dünyayı aydınlatan içinde sen olan her şeyi hatırlatsın diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder