Konserde konuk olarak İtalyan flüt sanatçısı Claudio Ferrarini, piyanoda Alman oda müziği ustalarından Frank Wasser ve baş kemancı olarak Şenol Aydın vardı. Albinoni, Vitali ve Bach'tan eserler seslendirdiler. Konser Kevser Hanım bestesi olan Nihavend Longa ile sonlandı ki çok güzel bir süpriz oldu. Kıpır kıpırdı salon. Bazı eserleri daha önce dinlememiştim ama bildiklerim çıkınca çok mutlu oldum.
Klasik müziği canlı dinlerken içimde yoğun bir duygu patlaması oluyor. Kendimi bu dünyada değilmişim gibi hissediyorum. Başka bir yerde başka bir zamanda var olmuşum gibi. Başka bir evrenin bilinmeyen bir galaksisinde gibi.
2009'da gittiğim müzik kursunun konserinde hayatımda ilk defa sahneye çıkmıştım. Okul korosunu saymazsak tabi. Flüt elimden fırlayacakmış gibiydi, ellerim terliyordu, Adagio'nun notalarını unuttum birden halbuki ezbere biliyorum ve salondan hiç ses çıkmıyordu. Bütün ışıklar üstünüzde seyirci görünmüyordu bile. Bu kadar hoş, heyecanlı ve ürkütücü bir his hatırlamıyorum hayatımda. Bir şeyi başarmış olmanın gururu, başarının alkışlanması, yanakların kızarması ama bir o kadarda egonun 3. oktavında dolaşmak çok hoştu.
Yani diyorum ki sanat bizim içindir. Herhangi bir dalıyla çok amatörce uğraşmak bile kendinizi çok iyi hissettirecektir. Hobi önemli bir şey insan hayatında. İşiniz çok önemsiz olabilir, hayatınız kötü gidebilir, mutlu değilsinizdir, ilişkiniz kötüdür vs vs... Ama siz herkesin yapmadığı üşendiği zaman ayıramadığı bir şeyi yapıyorsunuzdur. Ve diğerlerinden çok daha mutlusunuzdur. Boş zamanı değerlendirmek değil zamanı kaliteli harcamaktır asıl önemli olan.
Gidin, görün, gezin, çekin, izleyin, yapın, uğraşın, araştırın, ertelemeyin... Bunların hepsini sadece ve sadece kendiniz için yapın. Sonrası yavaş yavaş gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder